Söyleşi: Eren Akyol
Bir romandan uyarlanan Kürklü Venüs tasarımı, oyunculuğu ve rejisiyle bu yıl sahnelenen oyunların arasından ön plana çıkmayı başaran bir iş olmuş. Oyun bir oyuncu seçmesi için uygun rolü oynayacak kadını arayan Thomas'la Vanda arasında geçiyor. Thomas tam işten çıkacağı zaman Vanda isim bir kadın (oyunda da Wanda'dır rolün adı) geliyor. Denemelere geç kalan Vanda bir şekilde kabul ettiriyor kendini Thomas'a. İşte burada bizi sağlam bir reji oyunun içine çekiyor. Oyunda; oyun içinde oyun olduğun dolayı dekorlarda sahnenin bir sağına bir soluna kurulmuştur. Yani zıtlar bu oyunda dekorlarda vardır. Bir tarafta çalışma masası, bir tarafta rahat bir koltuk, bir tarafta sarı bir ışık, bir tarafta pembemsi loş ışıklar vardır. Bu matematikte oyuncular sürekli bir devinim halindedir; kareografik bir etkileşim vardır. Oyun içinde oyun oynarlar ve nerede rol, nerede gerçek, oyun içinde oyun olduğunu oyuncuların performansları anlatıyor. Performanslar şahane. Bir taraftada oyun sıkıştığında Wanda, Vanda oluyor, Thomas'da aynı şekilde. Oyun kadın erkek eşitsizliği üzerinden kadını ve erkeği arzulardan kurtararak, veyahut arzuları yok ederken birbirlerine yaklaştırıyor. Bir olabilmek için varlıkları yok oluşa doğru sürükleniyor. Thomas'ın oyun içinde ki duruşu yok oluşa çok iyi denk düşüyor. Tabi Vanda da Thomas'a yaptıklarıyla var oluyor. Bu oyunda kadın arzunun nesnesi olmuyor. Bu oyun kadını nesnel bir metalıktan çıkarıp; arzulayan, erkekle eşit biçim haz duyan bir birey yapıyor. Bunu o kadar ince bir çizgi de yapıyor. Bir tarafta erotik giysileri olan Vanda, bir yerde uzun elbiseli bir kontese önüşe biliyor. Thomas'ta öyle, bir yerde üzerine yönetmen olduğunu belli eden elbiseler, bir yerde kadına arzusunun temelinde boyun eğmiş bir erkek figürü olarak karşımıza çıkıyor. Oyun onlar bir olduğu zaman da güzel bir son yapıyor. Yolcu Tiyatro’nun kurucusu, yönetmeni ve aktörü Ersin Umut Güler ve oyuncu Pervin Bağdat ile geçtiğimiz sezon En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Erkek Oyuncu dallarında ödüller alan Kürklü Venüs adlı oyunları üzerine konuştuk.
Bu oyunu ilk olarak neden seçtiniz? Rejisinin diğer oynadığınız oyunlara göre bir zorluğu oldu mu?
ERSİN UMUT GÜLER: Oyun hem oyunculuk hem yönetmenlik yapan biri olarak; Kürklü Venüs metni beni çok heyecanlandırdı. Bugüne kadar hep yönetmeyi gerçekten istediğim, derdi, sözü olan metinler seçtim. Aynı zamanda bu metinlerin sahneleme açısından elverişli olmasına ve hayal ettiklerimi denememe açık olması önemliydi. Benim için, yani ne anlattığım meselesinin dışında nasıl anlatacağım konusunda bana "yeni"nin kapılarını açması temel kriterim aslında. Aslında her yönettiğim oyunun kendi içinde zorlukları oldu. Bu metindeki kişilerinin derinlikli karakter olmaları, bir karakter oynamanın zorlukları, derin psikolojik yollar arasında dolanmak ve kaybolmak bu oyunu farklı kılan özelliklerden biriydi.
Toplumsal cinsiyet kazanılan bir şey mi yoksa bu oyuna göre; erkeğin yada kadının yazgısının içinden dışa doğru açılan, edinilen (kazanılan) bir kader mi?
PERVİN BAĞDAT: Bu tamamen sosyolojik bir durum. Hem erkeğe hem kadına bir taskım roller veriliyor toplumda ve bu; yıllar içinde yaşamın her alanında kendini güçlü bir şekilde gösteriyor. İnsan bu kodlarla doğuyor ve o toplumun içinde kendisinden istenilen kişi olmaya zorlanıyor. Kendi içsel arzularını, ihtiyaçlarını bile görmezden gelerek ya da hiç keşfedemeyerek bir ömür geçiren insanlarla dolu bir dünya burası.
Kürklü Venüs'te karşılaştığımız; özgürleşmeye gittiğimiz yolda bu durumu diyalektik bir yok oluşla açıklamak mümkün mü (Thomas'ın erk figürünü yitirmesi)?
ERSİN UMUT GÜLER: Thomas oyunda aslında arzularının karanlık tarafı ile yüzleşiyor Vanda sayesinde. Arzularını bastırmış ve bunun farkında olmayan bir yazar, hayal ettiği, takıntı haline getirdiği bir romanı oyunlaştırıp ilk yönetmenliğini yapacak. Aslında bunu bastırsa da uyarladığı roman kendi arzularının karanlık tarafı ile ilgili. Oyundaki kadın karakterinin yönlendirmeleri ile belki de hayatında ilk kez kendi arzularının kara ormanına dalmaya cesaret ediyor Thomas.
Vanda, Thomas'ın bilincinde yatan toplumsal kültürü( “ kaderi”) sadizm ve mazoşizmle yıkan bir karakter mi? Nasıl tanımlıyorsunuz?
PERVİN BAĞDAT: Bu toplumsal bilinci, kadının kendisine dayatılmış olan zayıflık algısını yok ederek yıkmış oluyor bana gore. Acı çekmesi gereken bir kadınmış gibi algılıyor Thomas, içindeki kadını ortaya koyduğunda köle olmayı kadına yakıştırıyor. Vanda sadece bilgisini, yeteneğini, karakterini ve gücünü ortaya koyup Thomas’I sarsıyor.
Peki, Thomas'ın özgür bir kadınla karşılaştığında yaşadığı panik neden oldu? Kalıpların dışına çıkmaktan zorlanıyor mu?
PERVİN BAĞDAT: Thomas özgür bir kadınla karşılaştığında panic olmuyor bence. Olaylar öyle hızlı ve geçişken bir şekilde ilerliyor ki, tam olarak kendi zaafları ve zayıflığıyla Vanda’nın avucuna düşüyor. Kendsiyle yüzleşiyor; kendini kaybediyor.
Vanda karakterini nasıl buluyorsunuz, erkeği özgürleştiren bir yanı ve kadınında nesne durumundan çıkartıp, arzu edilenden arzu duyan olması ve bu oyunla birlikte sahne yanılsamaları; sizi ve diğer kadınları nasıl hissettiriyor?
PERVİN BAĞDAT: Vanda binlerce yıldır eril zihniyetin kadına yüklediği tanımlamalara savaş açmış durumda. Kensine dayatılan kuralları, kadınaolan cinsiyetçi bakışı irdeliyor aslında. Bunu tamamen Thomas’I ve bilinçaltında toplumsal kodları yüzeye çıkarıyor. Kadınlar her ortamda bu cinsiyetçi bakış açısına maruz kalıyorlar. Gündelik yaşamda; Tv de, sosyal medyada, ailesinde, iş yerinde ilişkilerinde… Ama tüm dünyada bir kadın hareketi söz konusu, artık daha bilinçli yaklaşıyor kadınlar. Kendinlerine dayatılan görevler, kurallardan bıktılar. Bu yüzden her kesimden her yaştan kadın çok seviyor Vanda’yı. İntikamımızı aldın diyene bile rastladım. Oyunda Vanda’nın repliklerini hatırlatmak istiyorum bu noktada: “Toplumuzda kadının gücü erkekten gelir, kadın karaktersizdir, kendini içten içe aşağılayan tarafından doldurulması gereken bir boşluktur ama ben erkeğin kölesi gibi davranmayı bıraktığımda neler olur bunu görmek istiyorum. Eğitim ve meslek alanında eşit haklara sahip olduğunda, kendi gibi davranabildiğinde, bağımsız bir birey olduğunda…”
Yeni projeler olacak mı, yoksa bu yıl Kürklü Venüs üzerinden mi gideceksiniz?
ERSİN UMUT GÜLER: Sezon haziran ayında kapanacak. Bu sezon Kürklü Venüs ile devam edeceğiz. Önümüzdeki sezon yeni projelerimiz olacak. Teşekkürler, sevgiler.
Comentários