top of page
Ebru Aksakallı

DARÜLBEDAYİ 100 YAŞINDA

Güncelleme tarihi: 25 Mar




''Böyle sanatın içine tükürürüm'' diyerek sanata karşı duran siyasal anlayış; 7. yy'dan sonra modern dünyada da heykelleri yıktı, oyunları sahneden kaldırdı, tiyatroların yönetmeliğini değiştirdi, sanatı muhafazakârlaştırmaya çabaladı, oyunları gerekçeli/gerekçesiz erteledi, yetmedi; bugünlerde basında ve sanal ortamda, Meclis sıralarından önce dolaşmaya başlayan Devlet Tiyatroları'nı kapatma yönergesini hazırladı.   

Devlet Tiyatroları'nın en önemli sahneleri, bir büyük tabut gibi öldürülüşüne bakıyor Taksim'den. Sahneden gelen, geçen nice sesler, konuşmalar, kahkahalar, ağlamalar, telaşlar, alkışlar... şimdi o anlamsız boşlukta duran tabutla uğuldanırken bir sabah, içindekini alıp çöpe attığımız ayakkabı kutuları, gözaltı, tutuklama gerekçesi ile anılınca uyutulmaya bırakılan Devlet Tiyatroları'nın kapatılması yönergesi bugünlerde tahtını, tacını garantileyenlerce açıkça dile getirilmeye başlandı.   

*      

 

1914'te Cemil Topuzlu tarafından şehrin kültür hayatını, kadrosunu kendisinin yetiştirerek zenginleştireceği şiarıyla kurulan ve bugüne kadar onlarca sahnesinde binlerce oyunun sahnelendiği, repertuvara alındığı Darülbedayi yani Şehir Tiyatroları 100 yaşında. 1 asırlık bir tiyatronun doğumgününde sanat zor, sıkıntılı vakitlerden geçerken sanat ortamına konuyla ilgili öneri ve görüşlerini sormak istedik. 



Şehir Tiyatroları, “temel hak olarak anayasanın güvence altına aldığı sanatın ve özellikle tiyatronun toplumsal görevine uygun olarak halkın kültürel üretiminin, çağdaş eğitiminin sanat düzeyi ve bilincinin yükseltilmesine katkıda bulunmak ve bu katkıyı gerçekleştirmek için yerli / yabancı tiyatro eserlerinin seçkin örneklerini seyircisine ulaştırmak, Türk tiyatrosunun geleceğe yönelik yaratıcı atılımlarına önderlik etmek amacıyla kurulmuştur.” denilen kuruluş amacındaki ifadesini bugünden bakınca taşıyor mu?  Şehir Tiyatroları'nın yüzüncü yaşı sizin için ne ifade ediyor?


DRAMATURG EBRU AKSAKALLI


Şehir tiyatrolarının işlevselliğini yitirdiğini düşündüğüm için halktan uzak sahnelemelerle 100. yılını kutlamasının çok bir ehemmiyeti olduğunu düşünmüyorum.



“Yerli ve yabancı eserlerle halkın genel eğitimini, dil ve kültürünü yükseltmek, temel doğrular üzerinden doğru yargılara varılmasını sağlamak” amacı başta olmak üzere 1949'da kurulan ve bugünlerde kapatılması tasarısının Meclis'te dolaştığı, basında konuşulduğu, tartışıldığı Devlet Tiyatroları üzerine ne söylersiniz ve kapatılsa sanatta/hayatta ne olur? DT ile karşılaştırdığınızda genç cumhuriyetten yaşlı olan Şehir Tiyatroları üzerine düşüncelerinizi paylaşır mısınız?


Açıkçası devletin kültür sanatla ilgili politikalarını olumlu bulmasam da Devlet Tiyatroları ile ilgili aldığı kararın şu ana kadar almış olduğu kararlar arasında en sağlıklısı olduğunu düşünüyorum. Zira sanatı biz sadece görsel sanat ve dekor yığını dışında bir algıyla takip eden tiyatro insanları olarak Devlet tiyatrosu oyunları çok da takip edilecek değerde değillerdir.


Şehir Tiyatroları'nın sendikası olan ve bugünlerde belediye ile oluşan birtakım gerilimlerde adı anılan İŞTİSAN'ı işlevsel buluyor musunuz?


İŞTİSAN kime karşı sorumluluk sahibi bilemiyorum. Sadece izleyici olarak diyebilirim ki varlığından an itibariyle haberdar oldum.


Son dönemde yönetmelik değişikliğiyle Şehir Tiyatroları'nda sansür ve yasak uygulamaları olduğunu düşünüyor musunuz? Tüm bu gerilimli iklimde Şehir Tiyatroları'nın geleceğini nasıl görüyorsunuz? 


Devlet Tiyatroları’nın yanı sıra Şehir Tiyatroları’nın da kapatılması taraftarıyım. Var olan verimsiz bir kadrolaşmanın hakim olduğu bu kurumda verimliliğin dışında mevcut düzen korunmaya çalışılmaktadır. Sansür uygulaması için tercih edilebilen kaliteli oyunlar olmalı; son olarak ‘’ Gözlerimi kaparım vazifemi yaparım’’ adlı tiyatro oyununda perde arasında dışarı çıktım ve bir daha oyunu izlemeye devam etmedim. Yirmi kişiyi sahneye yığmanın adı tiyatro oyunu olmuyor; bakınız ‘’Seyyar Sahne’’  ‘’Tehlikeli Oyunlar’’ adlı tek kişilik oyunu ile nasıl mıhlıyor seyirciyi koltuğa; ayrıca oyunda sansür de yoktu. Söylendiği gibi ‘’Sanat elden gidiyor.’’yaygarası yok açıkçası.


100 yaşındaki tiyatronun coşkusunu taşıyor mu sanat ortamı? Bir asırlık Şehir Tiyatroları'nda ne gibi atılımlar yapılabilir? Öneri ve görüşleriniz nelerdir?


Dramaturg olarak Şehir Tiyatroları’na başvuru yaptığım geçen ay itibari ile başörtülü olmam nedeni ile Şehir Tiyatroları bünyesinde görev alamayacağım belirtildi ve bu sanatsal algının nedeni olarak içerideki kadonun kemikleşmiş zihniyeti tarafıma iletildi. Sanat ve özgürlük mevcut kadro tarafından çok fazla uygulanabilir gelmediği için bence sanat olgusunu slogan dışına taşıyan yeni bir yapılanma Şehir Tiyatroları için olumlu bir adım olacaktır ve 100. Yol coşkusuna bu yasakçı zihniyet fazla uymuyor sanki.


7 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page